Yunus Emre’nin günümüze ulaşan iki eseri bulunmaktadır. Bunlardan birincisi ‘Divan’ıdır. Yunus Emre’nin divanının müellif nüshası ortada yoktur. Elimizdeki en eski kopyalar 15. yüzyılda istinsah edilmiştir. Fatih nüshasında yer alan şiirler Yunus’un yaşadığı dönemin dil özelliklerini muhafaza etmeleri bakımından diğer nüshalarından çok daha güvenilirdir. Son dönemlerde yapılan Osmanlıca Yunus divanı baskıları birçok bakımdan yanlıştır. Bu baskılarda Yunus’a ait olmayan ama Yunus mahlasını kullanan başka şairlerin şiirleri de yer almıştır. Yunus Emre divanı ‘Divan-ı İlahiyyat’ olarak da bilinir. Yunus divanında yer alan şiirler ilahi tarzındadır. Tamamen dinî-tasavvufî endişelerle söylenmiştir.
Türkçe Yunus divanında oldukça açık, anlaşılır ve sembolist bir tavırla karşımıza çıkar. Türkçe Yunus’ta bir aşk ve mana dili halinde tezahür eder. Yunus Emre şiirlerinde anlaşılması ve anlatılması zor tasavvufî fikirler ve hâller oldukça kolay ve akıcı bir lisanla terennüm eder. Bunu yaparken geniş bir vokabüler ile konuşur. Esasen Yunus’un bu kadar sevilmesinin nedenlerinden biri de budur. Yunus’un şiirleri daha sonraki zamanlarda bestelenmiş ve bilhassa mevlid törenlerinde okunmuştur.
Yunus Emre şiirlerini önemli ölçüde hece vezni ile söylemiştir. Bununla beraber aruzla söylediği şiirleri de vardır. Aruzla söylenen şiirlerde tercih edilen vezin hece veznini andıran kalıplardır.
Yunus Emre’nin Eserleri:
1. Risâletü’n- Nushiyye (Nasihatler Kitabı)
Yunus Emre’nin hicrî 707, miladi 1300 yılında yazmış olduğu bu eser tasavvufî bir mesnevîdir. Yunus Emre bu eserin sonunda eserini bu tarihte yazdığını şu beyitte söyler:
Târih dahı yidi yüz yidi idi
Yunus cânı bu yolda kadı idi
Eser iki fâilâtün bir fâilün ile yazılmış, 13 beyitlik bir mesnevî ile başlar ve sonra mensur bir kısımla devam eder. Çok uzun sürmeyen bu mensur kısmı asıl bölüm takip eder. 600 beyitten oluşan asıl kısım mefâîlün / mefâîlün / feîlün vezni iledir.
- 1. Haber eylen âşıklara ışka gönül viren benem
Işka bahâ kim yitüre ışk mâdenin bulan benem
Vezin: müstefilün- müstefilün- müstefilün- müstefilün
Benim aşka gönül verdiğimi âşıklara haber verin. Aşk madenini ben buldum. Ben başka kimse aşka paha biçemez.
Aşk madeni ile kast edilen mürşittir -> Tapduk Emre
ª Teşbih-i beliğ: Aşk madene benzetilmiş
ª Sehl-i mümteni: Kolay göründüğü halde zor bir söyleyişi vardır.
- 2. Yir gök tolu bu ışk durur ışksız hîç nesne yok durur
Işk bahrîsi olubanı denizlere talan benem
Yer gök aşk ile doludur aşksız hiç nesne yoktur. Aşk balığı olup denizlere dalan benim.
Her şeyin yaratılma sebebi aşktır. Var olan her şey Allah’ın yansıması olduğundan maden olarak tanımlanır.
- 3. Deniz yüzinden su alıp sunı virürem göklere
Bulutlayın seyrân idüp Arş’a yakın varan benem
Devir nazariyesi vardır. Su buharlaşıp bulut olur ve Arş’ın yakınında olur. İnsanın tekâmül aşamaları anlatılmıştır.
- 4. Yıldırım olup şakıyan gökde melâik tokıyan
Bulutlara hüküm sürüp yağmur olup yağan benem
Yağmur olup yağma ile Allah’ın Rahman ve Rahim olmasına işarettir.
- 5. Gördüm göğün meleklerin her birini bir cünbişdedür
Hak Calab’un zikrün ider İncil ü Kur’an benem
- 6. Gördüm diyen değül gören bildüm diyen değil bilen
Bilen oldur gösteren ol ışka esir olan benem
- 7. Sekiz uçmak âşıklara köşk ü saraydır onlara
Mûsîleyin hayrân olup Tur Tağı’nda kalan benem
- 8. Kalem çalınacak görgil haber böyle durur bilgi
‘Kâlû belâ’ kelecisin bunda haber viren benem
- 9. Delü oldum adum Yunus ışk oldı bana kılavuz
Hazret’e değin yolunuz yüz süriye vuran benem
Yunus Emrenin hayatını, Yunus Emrenin Hayatı başlıklı konumuzdan öğrenebilirsiniz.